Written by 03:04 Fikir, Genel Views: 4

Bilimde İlerleme ve Yanlışlama

"Bilimsel yöntemin ve bilimsel yaklaşımın getirdiği büyük yenilik, bilimde ortadan kaldırmaya aktif olarak ilgi gösteriyor ve katılıyor olmamızdır"  Karl R. Popper

Deneme ve yanılma ile bugün sahip olduğumuz bilgilere ve yöntemlere kavuştuk. Binlerce yılda aldığımız yolu son dönemin hızıyla kıyasladığımızda sıkı bir ivme farkı görüyoruz. Acaba hızlanan keşiflerin nedeni basitçe ‘bilinçli yanlışlamalar’ yapıyor oluşumuz mu? Belki de önceden yüzyıllar içerisinde pek de farkında olmadan hayatımızdan çıkardığımız şeyleri, şimdi bilinçli bir yanlışlama gayesiyle henüz hayatımıza girmeden çıkarıyoruzdur. Yoksa yeni keşifler dediğimiz şeyler aslında yalnızca bir ortaya çıkarma mı? Yöntemi uçsuz bucaksız veriler arasından en iyi elemeyi yapmak ile mi ilgili?

Fikirleri doğruya yaklaştıran onların sağlamasını yapmaktan ziyade onları yanlışlamaya çalışmak olabilir mi?

Bilimsel bir bilgiyi test etmek istediğimizde, onu kendisini yanlışlayabilecek tüm olumsuzlukları barındıran bir düzenekle test ederiz. Herhangi bir önerme için de bu böyledir. Örneğin limon ağacı yetişen bir yerde “burada yalnızca limon ağacı yetişir” önermesinin doğruluğunu test etmek için yeni limon ağaçları ekmeyiz. Farklı ağaçlar ekeriz ve onların çıkıp-çıkmaması önerimizin akıbetini belirler. Bunun için de limon ağacının yetiştiği koşullara en yakın şekilde yetişen bir ağacın tohumunu ekmeyi denememiz test için en mantıklı seçenek olacaktır.

Oysa bazen bir yöntem hatası olarak fikirlerimize destek sağlama arayışımız problemlere yaklaşım paradigmamızın temellerini oluşturabiliyor. Bu durum insan zafiyetlerinin problemlere yaklaşımımızda nasıl kör noktalar oluşturabileceğine, hatta bilim insanının karakteristik özelliklerinin işine olan etkilerine dair birçok örneği gündeme getirebilir. Bu başka bir yazının konusu olabilir.

Belki de Einstein “Aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuç beklemek kadar büyük bir delilik belirtisi yoktur.” derken inatçılığın tanımını da yerinden oynatıyordu. Bir amaç için yeni yöntemler üretmekte ısrar etmenin amaçsızca kendi yönteminde ısrar etmekten farkı olabileceği gibi.

Eminim düşünce basamaklarımızı daha fazla somutlaştırabilseydik, en başarılılarımızın dahi ne kadar basit gerçeklere muhalefet eden yöntemleri olduğunu görebilirdik. Belki Einstein “ Kader otoriteyi aşağıladığım için beni bir otorite yaptı” sözünü söylerken kendi düşünce basamaklarının ona oynadığı oyundan bahsediyordu. Çünkü reddetmemiz gereken ilk otorite dışarıda değil, içeride, kendi alışkanlıklarımızın bize uyguladığı otoritedir.

Emek Efendi / atomfizigi.com

(Visited 4 times, 1 visits today)
Close