Written by 23:49 Fikir, Genel Views: 22

Alışkanlıklar ve Görelilik

Hem canlı, hem ölü!

Önünde Olanı Görmek & Görmemek

Gerçeği ve onun enstrümanı olan doğa kanunlarını algıladığımız evrene göre mi kurgulamayız? Yoksa alışkanlıklarımızı, kabullerimizi bir kenara bırakarak, düşüncelerimizi gerçeğe ve onun enstrümanı olan doğa kanunlarına göre mi şekillendirmeliyiz? İkinciyi seçmek aklımıza yatıyorsa dahi sağduyumuz çoğunlukla ilkine yönelmeyi tercih ediyor. Genelde gördüğümüz veya görmek istediklerimize uygun bir gerçek tasavvurumuz oluyor. Böylece Newton’a duyduğumuz tepkiyi, Newton’a alıştıktan sonra ise Einstein’a, Heisenberg’e, Dirac’a, Schrödinger ve diğerlerine veriyoruz. Bugün Schröndinger’in kedisinin hem canlı hem ölü olduğunu birlikte kabul etmek sağduyumuza aykırı geliyor. Ya bunun nedeni yer-zaman algımızın ilkelliği ise?

Sean Caroll’dan küçük bir alıntıya yer veriyorum.

“Bunu beğensek de beğenmesek de, biz insanlar Evren’i klasik fizik terimleriyle düşünmeye meyilliyizdir. Nesneler, konumlar, hızlar, yerler, uzay, zaman dilimleri… Yani bizim Evren’de bir “olay” dediğimiz şey, “Nerede?” ve “Ne zaman?” soruları ile şekillendirilir. Tekil bir olayın ne olduğu bizler için çok açık ve nettir. Kuantum mekaniğine göre ise parçacıkların “konumu” veya “hızı” gibi kavramlar gerçek değildir. Bunun yerine, gerçekte var olan şey bir dalga fonksiyonudur. Bu fonksiyon, her yere uzanır ve temsil ettiği şey, konum ve hız gibi kavramların belli bir durumda bulunma olasılığıdır. Bu açıdan bakıldığında, Evren’deki “olay” (yaşanmış veya gerçekleşmiş bir şey) kavramı problemli hale gelir. Artık yerel ve tekil bir durumdan ibaret değildir. Hele ki kuantum kütleçekimi kavramına gidecek olursanız, “uzay-zaman dokusu” dediğimiz şeyin kendisi bile bu dalga fonksiyonunun bir parçası haline gelir. Yani dalga fonksiyonundan başka hiçbir şey yoktur! Bu şekilde düşünmek, biz insanlar için aşırı ama aşırı zordur.”

Bilindiği üzere kuantum mekaniği mikro boyutta olayları iyi açıklayabilmekte, genel görelilik ise makro boyutta işimize yaramakta ancak hem mikro, atom altı parçacıklarda hem makro, gezegen veya yıldızlarda birden uygulayabileceğimiz bir yasaya henüz sahip değiliz. Bu konu üzerine tabiri yerindeyse “ne babayiğitler” yola çıktı. Son olarak hayatını kaybeden ünlü fizikçi Stephan Hawking’inde üzerine en çok düştüğü konuların başında bunun geldiğini biliyoruz.

Farklı bir model olarak evreni sicimlerle açıklamaya çalışmakta bu uğraşının bir parçasıydı ancak tüm kuvvetleri açıklayabilen tek teori için çıkılan sicim teorisi bize 10 üzeri 500 farklı evren ihtimali birden sunarak önümüzde daha çok yol olduğunu gösterdi.

Caroll’un dediği ve evrendeki tek gerçek olduğunu düşündüğü Dalga fonksiyonuna geri dönelim. Dalga fonksiyonunun Schrödinger’in kedisinin biz onu gözlemleyene kadar iki ihtimali birden yaşadığını söylemesi yeni bir kavram akla getiriyor. Paralel Evren!

Acaba Schrödinger’in kedisi’nin “hem canlı, hem ölü” olarak değerlendirilmesi yalnızca bilgi eksikliğimizden mi kaynaklanıyor yoksa olası ihtimaller zaten yaşanıyor mu?

Yakın zamanda Queensland Üniversitesi’nde yapılan araştırma ve testlerin sonucunda Mr Martin Ringbauer şöyle diyor: ” Elde ettiğimiz bulgular, ‘eğer nesnel bir gerçeklik varsa dalga fonksiyonu bu gerçeklikle uyumludur‘ sonucuna işaret ediyor”.

Yani kedinin hem ölü hem diri olduğunu söylüyor… Bu biraz şuna da benziyor; aynı bağlamda denk gelene kadar hepimiz bir diğerimiz için diğer ihtimalleri de yaşıyoruz ancak kesiştiğimiz ihtimali birlikte yaşıyor ve ona şahitlik ediyoruz.

Peki topyekün aranmakta olan “Her Şeyin Teorisi” bu konularda daha net konuşmamıza nasıl yardımcı olacak?

Emek Efendi / atomfizigi.com

(Visited 22 times, 1 visits today)
Close